Albert Einstein’ın tam 18 ay boyunca üniversitelere başvuru yaptığını ama asistan olarak kendisine bir pozisyon bulamadığını biliyor muydunuz?
Barcelona’nın ünlü futbolcusu Lionel Adres Messi, 2010 Fifa Dünya Kupası çeyrek finalinde, ülkesinin milli takımında oynuyordu. Bu kritik maçta, tek bir gol bile atamadı ve Arjantin Almanya’ya 4-0 mağlup oldu.
Pop-art denince akla gelen belki de en ünlü isim olan Andy Warhol,1956 yılında, “Shoe” isimli eserini New York Modern Sanatlar Müzesi’ne hediye olarak göndermişti. Müze ise, “nazik” bir mektupla, koleksiyona eseri kabul edemeyeceklerini, yeterli sergi ve depo alanları olmaması nedeniyle de yine “nazikçe” bu hediyeyi geri gönderdiklerini bildiren bir mektupla cevap verdi.
Bu yaşanan ve ilk bakışta “başarısızlık” gibi görünen durumlar, ne Einstein’ın “dahi” kelimesiyle eş anlamlı hale gelmesine, ne Messi’nin dünyadaki en iyi futbolculardan biri kabul edilmesine, ne de “The Andy WarholMuseum”un Amerika’da tek bir sanatçıya adanmış en büyük müze olmasına engel olabilmiştir.
Bu örneklerdeki insanlar, “başarısızlık” denebilecek bu sonuçları değerlendirirken “Ben başarısız bir fizikçiyim”, “Ben başarısız bir futbolcuyum”, “Ben başarısız bir sanatçıyım” diyerek, istenen hedefe ulaşamamış olma halini bir kimlik olarak kabullenselerdi, muhtemelen bugün onları bugünkü sıfatlarıyla tanımlamayacaktık. Belki bazılarını tanımayacaktık bile.
Dünya’da olağanüstü becerileri, buluşları, yenilikçi yaklaşımlarıyla çığır açmış kişilerin bile hedeflerine ulaşamadıkları zamanlar olmuştur. Benzer biçimde, “başarısızım” diye kendine kimlik biçen herkesin de bir an durup düşündüğünde bulacağı çok sayıda başarısı vardır. Başarı ya da başarısızlık bir kimlik değildir!
Kimlik olmamanın ötesinde, aslında, başarısızlık diye bir şey de yoktur; geri bildirimler, dersler, öğrenmeye yönelik kıymetli süreçler vardır. Einsten’ın şu meşhur aptallık tanımını hatırlatmak istiyorum: “Aptallık, sürekli aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemektir”. Hedefe giderken, istenen bir sonuca ulaşmaya çalışken, zaman zaman başarılı sonuçlanmayan denemelerimiz olur. Bu denemelerin sonucu başarısızlık değil, “başka bir şey yap” olarak okunması gereken bir geri bildirim sinyalidir aslında. Bir başka deyişle geliştirilebilir alanlarınızı fark etmenizi sağlar. Thomas Edison, şöyle demiştir: “Ben hiç başarısız olmadım, sadece işe yaramayan 10.000 şey keşfettim”
Siz siz olun, başarısızlığı kişisel kimliğiniz olarak kabullenmeyin. Bu tuzağa düştüğünüzü hissettiğinizde kendinize şunları sorun: Bu süreçte neleri başardım, neler fark ettim, neler öğrendim ve bir daha denediğimde neleri farklı yapacağım?
©2024 M2 Akademi | All right reserved